9 Ekim 2018 Salı

Mir Abdurrezak Bedirxan’ın kendi ifadesi:

Mir Abdurrezak Bedirxan’ın kendi ifadesi:
"Ben Van'a geldikten sonra Rus bölge komutanı, benim hemen Botan Çayı güzergahı  ile Xisxér'e (Pervari)gitmem için talimat verdi.Aynı günlerde Ermeni güçleri Moks, Şatak ve
Ermeni köyü Erméşat'a varan tüm bölgede egemenlik sağlamıştı. Ancak Şatak'ın güneyindeki köyler Ertoşiler tarafından savunulmaya çalışılıyordu.
 Van'dan, Şatak'ın içinden Héşet köyüne geçerek orada Berwari aşiretini Osmanlı devletine karşı ayağa kaldırmayı ve Xisxér köyünü almam gerekiyordu.Askeri birliğin
komutanı Kürt düşmanı olarak nam yapan bir subaydı. Hep benimle birlikte kalıyordu.Yumuşak davranarak benim çabuk davranmamı sağlamaya çalışıyordu.Bana verilen talimat
gereği ilerlemem gerektiğini vurguluyordu.
 Ancak benim ilerlemem için 600 kişilik ekmek,atlarımızın  nallanması,seksen yük ön erzak, çuval, sicim vs olması gerekiyordu.Ben birkaç kez General Nikolayeve
söyledim.O da başkasına talimat verdi ki, isteklerim yerine getirilsin diye.Ama bu iş, çok yavaş ilerliyordu.
 Askeri levazım sorumlusu sayın Hagop idi.600  kişilik ekmeği bir defada vermesi gerekirken bir hafta içinde azar azar verdi.Öyle yaptı ki,350 kişilik yiyecek zaten
 bu sürede yiyilivermiş oldu.Atların nalını çakmak için nal esksikliğ vardı.Nal yapmam için eski bir demir top verdiler ki, işleyip nal haline getireyim.Benim gitmemi
 istemeyen ve bunca zorluk çıkaran insanları aşıp Botan'a gitmem zorlaşıyor diye şikayette bulundum.Yalnız Rus birlikleri içinde Bakülü Saruhan Bey
(kendisi son derece sevilen ünlü biriydi) General ile birlikte beni dinleyen, her türlü yardım ve çabayı harcayan,benim için elinden geleni yapan biriydi.
 Tiflis'ten çıktığımdan beri yol harçlığı için dahi herhangi bir şey almış değildim. Burada 5.000 ruble elime tutuşturdular. Bu paranın 1.160 rublesini Agop'a olan
 ekmek borcumu verdim.Adamın hep aklında cebimde ne kadar para var ve onu nasıl alabilirim düşüncesi vardı. Ben onları ellerindeki fazla tüfekleri versinler diye
ikna etmeye çalşıyordum.Bu nedenle ekmekle beni oyalamamalarını istiyordum.Fakat bir emirle bana tüfek vermediler.Bu şartlarda gidemeyeceğimi ve Kara-éyné'ye
döneceğimi söyledim.
 Çok zor bir durumdaydım.Bir taraftan geri dönmem benim için ayıp bir şeydi.Bir taratan da erzaksız, teçhizatsız ve silahsız yola düşmek olmuyordu.
 General Nikolayev beni bilgilendirdi ki, bin kişiden fazla bir Kürt milis gücü Erméşat ve Şatax'a saldırmaya kalkışmış.Daha  henüz çatışmaya başlamışlar.Gidip oradaki
 durumu değiştirmemi istiyorlardı.Ayrıca Rus askerlerinin Bitlis'i alması an meselesi diye ümitliydi.
 Eğer Bitlis Rus askerinin eline düşseydi bu benim planımı oldukça kolaylaştıracaktı.Çünkü Siirtin üzerine yürüdüğümde Ruslar hemen yanıbaşımda beni destekliyeceklerdi.
   Diğer gün Şatax'av ardık.Ermeni Devletinin geçici ve buradaki vali yardımcısı Samuel(Mesropyan), bizim önümüze çıktı.Bizi konağına davet etti,gittik.
 Bir dönem dedemin mülkü olan bu şehire benim gelişimle buradaki Ermeniler  dostane bir şekilde önüme çıktılar.Diğer taraftan da çevrede yaratılan güvensizlik ve
 dedikodular neticesinde ;inanıyorlardı ki Kürtler kendilerine saldıracak.Bu nedenle Van'dan ağır ağır yardım almaya başlamışlardı. Tahminlerine göre saldıracak
 Kürtlerin sayısı 6.000 'den fazla olacaktı.Bu kuvvete karşı koyacak kadar silah ve erzak tedariki için çaba sarfediyorlardı.Bir taraftan da Şatax'ın bu saldırıya karşı
 koymaya  inancı yok değildi.Şatax'ı zor günler bekliyor inancındaydılar.
 General Nikolayev,benim için ne gerekli ise yapmamı istiyordu.Bu nedenle Şatak Çayı'nun güneyinden Xumar'a kadar gitmem gerektiğine inanıyordu.Çünkü,Celkan ve Héşet
köylerinin tümü viraneye dönmüştü.Köprüleri yıkılmıştı.Bizim gezmemiz için Erméşattaki Ermenilerin bize kolaylık göstermeleri gerekiyordu.
 Yola çıktık.Xumar ve Şatax arasındaki yol öylesine kötüydü ki, çok sayıda atımız yükleriyle birlikte yuvarlanarak suda öldü.
 Ben Xumar'a varır varmaz;batı civarlarının lideri Hamid'i Gorandeş'ten, Evdal Bey'i Héşet'ten,Gravyanların lideri Heci Mehmet Emin Ağa'yı ve daha saymadığım diğer
aşiret liderleri ile  Kürtlerin ileri gelenlerini yanıma çağırdım.Bunlar bana dediler ki; Ermeniler bizim bu  köprüleri yapmamızı istemiyorlar.Bu nedenle bana
önerilerde bulunarak; dağ yolundan yaya olarak, dedem döneminde yapılan yollardan ve Kato Dağı'ndan geçerek gidelim dediler.Bu yaya yolu yaklaşık üç verstalık bir
uzunluğa sahipti. Ve bir o kadar da engebeliydi
 Üçgün sonra sabah Xumar'a yol aldık.Akşama doğru Şaminis'e  yaklaştık.Köy, Kato Dağı'nın eteğindeydi.Dağ ile bizim varmak istediğimiz Héşet arasında duruyordu.
 Batıdaki Kürt aşireti Axlanlar(Alanlar) da kayıtsız şartsız bize katılmaya razı oldular. Ancak Graviler şeriat şartlarına göre yönetilmek istediklerini belirttiler.
Ve bu konuda söz vermemi istediler.Bunlar haç resminin bulunduğu komutanlıklardan emir almak istemiyorlardı.
 Şaminis'ten Cizreye  kadar 12.000 göçer çadırı vardı.Bunlar Van ve Botan'lı muhacirlerin çadırlarıydı.Ben bir manifesto yazarak Şeyh Halid ve Evdal Bey'i Botan ve
Berwari/Xıshér ile Déhlé'ye, Eli Ağa'nın eliyle de Gravyan ve Ertoşi aşiretlerine gönderdim.
 Manifestoda şunları belirttim;
"Dedem nasıl ki sizin gerçek komutanınız idiyse , ben de aynı esaslarla sizi Osmanlı Devletinin egemenliği veesaretinden kurtrmak istiyorum.Çünkü onların komutanlığı
haklılığa karşıdır.Benim Ruslarla birlikte hareket etmem Türklein anlattığı gibi değildir.Ben ülkemi Ruslara  kurban etmeyecek kadar gururlu bir insanım.Ruslarla
birlikte olmamın nedeni;onların silahlarının bizim zorbalara yönelmiş olması ve Romi kovmayı amaçladığı içindir.
 Emenilerle ilgili olarak da şunları söyleyebilirim;bizim Van dışındaki Ermeni  yönetiminden korkmamamız gerekir.Özellikle Botan'daki Ermenilerden hiç korkmamamız
gerekir.Çünkü onlar bizim etkinliğimizdedir.Şeriat sistemlerini de  kabul edemeyiz.Çünkü onların da asla zarar görmelerini  istemem.
Eğer Şatax'a saldırırlarsa ben de Rusların elindeki silahlar ve güçlerimizi onların üzerine saldırarak hiç ummadıkları bir durumla karşı karşıya bırakır,onların
topraklarını dahi ellerinden alırım."
 Bölgedeki Kürt aşiretlerinden , ellerinde tuttukları Ermenileri salıvermelerini istedim.Yazımın sonundada;" Almanların verdiği sözlerin tamamen yalan olduğu  ve
 innmamalarını söyledim."onların müslümanlaradost olduğunu belirtmeleri tam bir ikiyüzlülüktür.Müslüman liderler, Almanlarla ittifaka ve şeriata karşıdır diye yazdım.
  Bunun üzerine Gravi ve Ertoşiler benim adamlarım için kesimlik hayvan göndermiş ve Şatax'a saldırmaktan vazgeçerek, Şatax'a yakın bölgelerden çekilmiş güneydoğuya
doğru 120 verste uzakta bir yere  yerleşerek konaklamışlardı.
 Şeyh Halid ve Evdal Bey bana dönerek;"Manifestoyu dağıttıklarını ,aşiret liderlerinin iyi cevaplarını getirdiklerini,1.000 kişilik bir gücü destek vermek üzere
Héşet'e gönderdiklerini ,Kato Dağı'ndaki yayan(patika) yolunu rahatlıkla çıkabilecek şekilde düzeltmeye giriştilerini açıkladılar.
 Benim gelişimin haberi yayılınca Xızxır  ve Déhlé  kaymakamları çalışanlarıyla birlikte şehirlerini bırakarak, Siirti de terk etmek üzere olduklarını öğrendim.
Şaminis'e vardığımızda yanımızda yiyeceklerimiz hiç kalmamıştı.Geçtiğimiz ovalarda ekili olan tarlalarn sahipleri ekinlerini bırakarak kaçmışlardı.Adamlarıma emir
vererek;"ekinlerin başaklarını toplayarak ayıklayın, yiyecek hale getirin" dedim.Buradan elde ettiğimiz buğday bizi o zor andan kurtardı.Héşet'e vardık.Oradan da
elimize geçen özel yiyecekleri hastalar için sakladık.Yiyecek açısından zorluğunu çekmeden temin ettiğimiz şey,hayvan etiydi.İlk yediğimizyemeklerden mi yoksa Van
kampından mı? bir tifo bize bulaştı. Hergün beş-altı insanımızı kaybediyorduk.Yanımızda doktor ve  ilaç yoktu.
 Ben Şeyh Halid'ten "Kato yolunun açık" olduğunu duyar duymaz, 50 süvarimi göndererek gözleriyle görüp kontrol etsinler ki yol gitmemiz için müsait mi, değil mi?
görsünler, diye. Biz de olumlu haberi beklerken bir taraftan da yola çıkacakmışız gibi hazırlık yaptık.
 Yaklaşık iki saat sonra bir subay bize;pek çok denemeden sonra atların bu yoldan  zor geçtiklerini,iki atlarının da yuvarlanarak öldüğünün haberini ilettiler.Yüklü
atların  ise geçebildiklerinin imkanı olmadığını söylediler..Dağdan gitmenin olanaksız olduğunu, suyu geçmek için de Celkan Suyu üzerinde köprü olmadığı için Şatax'a
gitmek ve suyun kenarını takip ederek, sağ kol üzerinde yol alarak,Erméşat ve Héşet'e kadar yol almayı düşündük.
 Ben, Şeyh Halid'i diğer şeyhlerle birlikte Héşet'e göndererek orada bizi beklemelerini emrettim. Evdal Bey'i de yanıma alarak yönümü Şatax'a verdim.
Şatak kaymakamına (Dikran Bağdarasyan); ne varsa bize veriniz ki biz Erméşat'a varabilelim", dedim.O zaman Kaymakamlık Çarlık Rus Devletine bağlıydı .Kaymakam
,imkanlarının çok sınırlı olduğunu, Aram Paşa'dan izin alarak ancak bu isteğe cevap verebilirim dedi.
 Bunun üzerine Evdal Bey'i Héşet'e gönderdim. Botan aşiretlerine haber iletip , bir hafta sonra geleceğimi, hazırlık yapmalarını istedim. Ben de Van'a gittim.
Van'da Mustafa Bey ve Haydaran aşiretinin yakınları benden "bizi rahat bırakın,biz, Kara-éyné'ye gitmek istiyoruz" dediler. Acaba bunlrarın gitmek istemelerinin
nedenleri nedir? diye düşündüm. Köylerden harçlık toplamak için mi,harçlıksız kaldılar da ondan mı acaba?Bilemiyorum.Bu arada Ermeni Bedro,Xumar'dan Kildani(Keldani)
olan Sémûn ise Şeyh Xlid Bey'in yanından dönüp geldiler.Berwari ve Déhlé aşiretlerinin benden  haber beklediklerini, Osmanlılara karşı ayaklanmak istediklerini, acele
Héşet'e gitmemi istediklerini bildirdiler.
Ben, Rus devletinden silah, erzak ve mermi vermeleri için ricada bulundum. Son ümit olarak General Nikolayeve gittim. Botan Kürtlerine dağıtmak için Haydaranlılardan
topladıkları silahların bize verilmesini istedim. Yine yalvarıp yakardım ki, Tiblis'te Kredi Bankasında(Banka Kredita) biriktirdiğim 5.000 rubleyi çektirip bana
yetiştirmesini istedim. General isteğimi kırmadı; Korpuser müdülüğüne bir yazı yazarak bunlar için izin çıkarması gerektiğini belirtti. Ancak görülen oydu ki silahlar
Ermenilere dağıtılmış, ne yaptıysa bankadaki parayı da çekemedi.
 Bir süre sonra  General Nikolayev bana;" artık karar aldık,senin Rus güçlerinin içinde işin kalmadı. Özgürsün, istediğin yere gidebilirsin." dedi.
 Ben de;
 -Bazı adamlarımla Botan'a gideceğim,diyecevap verdim.Aynı dönemde Ruslar Malazgirtten geri çekilmeye başlamışlardı.Geri çekilme Kop'tan Kağızman'akadar varmıştı.
 B u arada ünlü devrimci Ermeni Lato, adamlarıyla birlikte bir gece Bédar'ın üzerine saldırdı. Lato, 27 adamıyla birlikte Kürtler tarafından öldürüldü.Kürtler
 Ermenilerin ardına düşerek saldırdı. Müks'e kadar kovalayıp  üç köylerini ateşe verdiler.
 Ben, Botan'a dönmeden önce resmi olarak;Rus askerleri Van Şehrinden çekileceklerini" açıkladılar.Halk hemen paniğe kapılıp kaçmaya başladı.
 Yanımda kalan 27 atı Ermeni Ve Keldanilerden tanıdıklarıma verdim.Panik içinde kaçan halka varmaya çalıştım.
 İki hafta sonra 3 Ağustos 1915(16 Ağustos 1915) tarihinde Tiblis'e geldim.Geldiğimde yeniden duydum ki, Ruslar terk ettiği toprakları tekrar ele geçirmiş.
                                                                                                                            (Elle mühürlenmiş)
                                                                                                                         Abdurrezak Yezadanşér
  AVPR.Esas "Pérsidskiy Stol-B"1912-1914,Defter; No: 489 cilt no:568.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder