28 Temmuz 2016 Perşembe

Safevilerin Kürd Kıyımı ve Dimdim Kalesi Direnişi Hakkında Önemli Bilgiler



Asırlar  boyunca  Kürd dengbêjlerî tarafından kuşaktan  kuşağa aktarılan  ve  efsanevi  bir boyut kazanan Emîrxanê Lepzerîn  tarafından önderlik edilen  Dimdim  Kalesi   Direnişi  hakkında  olayların   canlı  tanığı konumunda   olan  İskender Bege Munşi’den  bazı aktarmalar   yapmıştım.



Kürdlerin ulusal  kolektif  hafızasında  önemli bir  yer  tutan ve üzerinde   yüzyıllar geçmesine  rağmen,  görüşmeler ve  diplomasi çabalarını  bir kenara bırakırsak  Dimdim  Kalesi Direnişi’nin  başlatıldığı   günü   tespit edebilir miyiz?

Evet  bugün   elimizde bulunan   belgelere  dayanarak  Dimdim Kalesi’nin   Safeviler tarafından  kuşatılması ve  çatışmaların    başlama gününü tespit edebiliriz.

Emîrxanê Lepzerîn güçlerini kale içine  çekerek   direnişe  başlama  günü   24 Kasım 1609 (yani  26 Şaban1018)   tarihidir.

Evet  24  Kasım 1609 tarihi, Şah ordularının, 10 000 cıvarında  Celali,  Pir Budak Xan’ın, Berkhordar Beyin,  Salmas Kürd Emiri Xan Amirin , Almas ve Soma  Kürd Emiri Evliya Beyin  güçlerinin  Dimdim Kalesi’ni   dört biryandan   kuşatıkları ve  çatışmaların başladığı gündür. O dönemin  Başbakanı  konumumunda  olan  ve Başvezir, Hatem Bey,  Hasan Xan, Mir Fetah,  Pir Budakxan,  Murad Sultan  Çakani, Xalil Sultan  Silsupur, Muhamed Taqi Bey Genç Alixan veSefer Qulixan  gibi   Safevi   komutanları   farklı bölgelerden getirdikleri   askeri  güçleriyle Dimdim  Kalesi’nin  çevresinde yerlerini  almışlardı (Lucien-Louis Bellan,   Les Grandes Figures De L’Orient, Chah AbbasI,   sa vie, son histoire,  Paris, 1932,  sayfa  183,186)

Burada  sözünü  ettiğim  Celaliler, Osmanlı  devletine karşı   başkaldıran  ve İran’a  sığınan  Celalilerdir. Osmanlılar  Yavuz Sultan Selim  döneminde   başlayan  bir   isyandan   dolayı sonraki  süreçte  başlayan bir  dizi isyanı da    Celali İsyanı diye adlandırmıştır.  Meşhur  Kürd Canpolatların da Kilis, Antep, Şam, Halep ve  daha bir çok  bölgeyi saran  direnişleri de  Osmanlılar tarafından   “Celali İsyanı”  olarak adlandırılmıştır. (Canpolatlar hakkında  bilgi  sahibi olmak isteyen arkadaşlar benim Newroz.Com’da   konuya  ilişkin yayınladığım  yazı serisine bakabilirler)

Bilindiği gibi  Osmanlı devletine karşı  Ali Paşa Canpolat, Mehmet Paşa Kalenderoğlu,  Siraçoğlu,  Musalla Çavuş, ve  Bekşirli oğlu    farklı bölgelerde  direnişe geçmişlerdi.

Kuyucu   Murat Paşa’nın   saldırıları ve  katliamları neticesinde  15.000  savaşçı İran’a sığınmıştı.

Kalender Oğlu, Kürd Ali, Ağacan Piri, Kara Huseyin,  Gegeç Mehmed  ve  Ali Bey Dunyayi  gibi şahsiyetler   bu “Celali”  askeri güçlerine  önderlik ediyorlardı.

Konumuz  olmamasına   rağmen   Safevilerin Kafkasya'da  etkili  olduğu  1603  yıllarında    Ali Paşa adında    bir  Osmanlı  komutanı Safevilerin  safına  geçiyor ya da  esir alınıyor.  Ali Paşa’nın  Bostam’a  götürülmesi gerekiyor.   Burada   Çemişgezekli   bir Kürd  liderinden şöyle  söz ediliyor:


“Şah Abbas,  Celali isyanlarına  katılan bir Kürd şefi olan   Serdar Mahmud Çemişgezek ve  300 adamına   Ali Paşa’ya yolda  refakat etmek için  gönderdi. Kendisi de   ordu ile Nahçivan  yolunu tuttu”(age sayfa  125)

 

Yeniden  konumuza dönersek   Dimdim Kalesi   dört bir yandan   kuşatılmış   ve direniş başlamıştır.



Demek ki  daha  sonra  “Çemişgezek  Göçü”  adı altında  Xorasana    sürülenlerin  içinde Serdar Mahmud Çemişgezek’in   çevresi de var. (şimdilik geçiyorum)

24 Kasım 1609- 4 Mart 1610’a  kadar  kanlı  çatışmalar  oluyor ve  düşman  dört  bir yandan    kaleleri yıkmak amacıyla ateşe veriyor ve  top saldırıları dahil  her türlü aracı  kullanıyorlar. Tabi  Emîrxanê Lepzerîn   önderliğindeki Kürd  direnişçileri  Dimdim’dan itibaren  düşmanı top atışına  tutuyor.   4 Mart 1610 tarihinde   Safevi güçleri    suyun depolandığı  kaleyi tahrip edebiliyor.  Düşman suyun  depolandığı  kaleyi ele geçirmeden  önce   Emîrxanê Lepzerîn , bir   kanalizasyon açarak  suyu diğer kaleye  aktarıyor.  Bu kalenin  tahrip edilmesi  Kürdleri  zor duruma sokuyor.   Düşman   planların   büyük çoğunluğunu   direnişçileri susuz  bırakma  üzerine kurmuştu. Kürd direnişçilerin  eli altında   yağmur ve kara   endeksli Bozluq  denilen  kale kalmıştı.

Bu arada Emîrxanê Lepzerîn, zaten  azalan   suyun durumunu da  göz önüne  alarak   direnişi sürdürmek amacıyla 1000 cıvarında   kadın ve çocuğu kaleden  dışarı  gönderiyor.

Tam da   buarada   ilkbahar  yağmurları başlıyor, düşmanın    Kürdleri sussuzluğa   mahkum etme  girişimi boşa   çıkıyor.

Bu arada   300  Celali    silahlarıyla  birlikte Emîrxanê Lepzerîn’in  safına  katılıyorlar.  Burada   şu hususun  altını  çizmek istiyorum.  Celalilerden söz ederken  Kürdistan’da  yaşayan Celali adında  meşhur bir Kürd aşireti var.  Ararat Cumhuriyetini omuzlayan  Kürd aşiretlerinden  biridir. Celaliler, Kürdistan’ın  farklı parçalarında   yüzyıllarca  sınır tanımadan  yaşadılar.  Celalilerin  Dimdim Kalesi ile   ilişkileri  araştırmaya değer  bir konudur. Celaliler  içinde   Dimdim Kalesi’nin   aynısı   “Emeri Celali”  adı  altında  halk arasında söyleniyor (bu destanın  bir nushası  bende var).

Dimdim Kalesi  kuşatmasına  katılan Celali  isyancılarından   Ağacan Piri, Safevilere  haber   vermeden 500 adamıyla  Kerkük’e ve  oradan Bağdat’a   geçiyor (Osmanlı  hakimiyet alanına  geçiyor).

Bu  durum Safeviler  arasında  paniğe neden  oluyor.  Durumu Şah  Abbas’a  bildiriyorlar.  Şah Abbas   “misafirlerimizi zorla tutamayız” anlamında    bir tavır içine giriyor. Kalender Oğlu  Urmiye’de  hasta  olduğu  bir dönem 2000 adamı    Osmanlının  yolunu tutuyor.    Daha  sonra    ilk önce  1000 ve  daha sonra   800  ve ardından    İran’a gelen  Celalilerin  esas bölümü  Osmanlı topraklarına  geri dönüyor (O dönem   Diyarbakir’da  bulunan  Nasuh Paşa    ajanları aracılığıyla  Celali isyanlarına  katılan herkesi  af ettiklerini söylüyor ve   geri  dönmeye davet ediyor)


Yani sonuçta   15.000 Celali isyancısından     Gegeç  Mehmet ile Kara Said’a bağlı  500 kişi kalıyor. Şah ikisini ödüllendiriyor. 1610 yılının  Nisan ayının  sonlarına  doğru yağmur  kesiliyor.


Dimdim Direnişçileriyle   Safeviler  arasında savaş   tüm hızıyla   devam ediyor.


Safeviler  biryandan   kaleleri  tahrip etmeye çalışırken,  diğer  yandan Emîrxanê Lepzerîn’in önderliğindeki  savaşçılara  teslim  oldukları  taktirde   af edilecekleri ve hedeye alacaklarına dair  söz veriyorlar.

Safeviler,  14Mayis 1610’da    kaleye  yönelik   genel  saldırıyı planlıyorlar.   Fakat,  11 Mayis’da     Başvezir  Hatem Bey  ölüyor!!!!!.   Muhamed Bey Begdeli Şamlu  onun yerine geçiyor.


Safeviler   Pen Kalesini düşürüyor, Kürdler   Bozluq ve Donjon   kalelerine  sığınıyorlar.  Artık, direniş   sonlara doğru  gidiyor.  Savaşçıların  su kanalları   kapanmış, askerimalzemeleri  tükenmek üzeredir. Bir  çok  savaşçı  düşmanın eline   geçmiş. Bu arada    “Emirxan’ın yardımcılarından  Xan Abdul Mukri, evinde  kaldığı Kızılbaş Elyas Halife’yi  öldürüyor.  Kızılbaşlar,   hiç ayırım yapmaksızın ,  Kale kuşatmasından  önce Şahsevenlere katılanları, çatışmalar sırasında teslim olanları ve  tutsakları   son neferine  kadar  kılıçtan   geçirdiler.  Tabi Emirxan’da   bu kurbanların içindeydi. Sadece  Emirxan’ın   küçük olan çocukları bu katliamdan  kurtuldular. O dönem Karaçubuk ovasında  bulunan Şah’a  çocukları gönderdiler”(age, sayfa, 188-189)



Evet   Emîrxanê Lepzerîn önderliğinde   24 Kasım 1609  tarihinde başlayan  ve   14 Mayis 1610’da    büyük bir katliam ile  son bulan   Kürdlerin, tarihi Dimdim   Kalesi Direnişinin  artık  bir başlama ve  bir de   son bulma günü  vardır.

Umut  ederim ki,  tüm Kürdler    24  Kasım’ı ve  14   Mayıs’ı     direniş ve   katliam  günü  olarak Ulusal Kolektif  Hafızalarına  kazarlar.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder